Tam olarak bu tepkiyle izledim, bitirdim Love 101’i. Aslında her şey benim açımdan mükemmel başlamıştı. Netflix’deki Türk yapımlarının hepsini takip ettiğim için sosyal medyada gündem olmasa da, zaten diziyi izleyecektim. Zira uzun zamandır Netflix’i çok yakından takip ediyorum. Dizide başta güzel başladı aslında benim için. Bir dizide oyunculuk kadar baktığım yönetmenin bakış açısı ve görüntü kalitesi, efektlerin uygulanması hepsi geçer not aldı. Hatta baya sevdim. Ama iş senaryoya gelince benim için maraz başladı. Bir kere gözünü sevdiğimin Türk senaristlerinin Amerikan sevdası beni bitirecek. Arkadaş yayınladığınız platform Netflix olabilir, ama yayınladığınız kitle Türk izleyicisi. Hadi 196 ülkede izleniyor diye abarttınız da bu kadar da abartı olmaz. Öncelikle, Türk lise hayatıyla asla alakası olmayan bir senaryo. Bilmiyorum benim gözümü tırmalayan inanılmaz ayrıntılar mevcut. Bir kere dizide sosyal medyada yansıtıldığı gibi gay bir karakter yok, ben sekiz bölüm boyunca denk gelmedim. Hatta bu işin tamamen PR olduğunu düşünüyorum. İşin bu kısmını geçtim ancak dizi boyunca beni rahatsız eden en önemli kısım bira kısmıydı. Çünkü dizi tamamen bira ve edebiyatı üzerine kurulu. Kimsenin hayatı kimseyi ilgilendirmez. Kimsenin birayı tüketmesi de beni ilgilendirmez. Herkesin hayatı kendine. Ama arkadaş dizide buram buram bir bira reklamı var, her açıda biri sürekli bira içiyor. Yabancı dizilerde bile rastlamayacağınız kadar çok. Hatta şey diye düşündüm bir ara ‘Acaba bu bira reklamı üzerine kurulu bir senaryo mu?’ Tamam anladık, Türk gençliğini dünyaya Amerikan gençliği gibi göstermeye çalışıyorsunuz, hadi sizi yine anlıyorum ama yapmayın ya bu kadar da değil. Her beş saniyede bir bu bizim bu kadar gözümüze sokulmaz ki ama. Toplaşıyorlar bira içiyorlar, birine sövüyorlar bira içiyorlar, aşık olduklarını fark ediyorlar bira içiyorlar. Bunu daha yaysalarmış bu kadar göze batmazmış bence.Tuhaf 🙁

Bira edebiyatından sonra kurgudaki en büyük sıkıntı verdiği mesaj. Anladık kural tanımıyorsunuz, anladık çok asi bir gençliğin var olmasına ihtiyacınız var, anladık buram buram yerleşmiş kavramları eleştiriyorsunuz. Ama arkadaş her şeyin bir dozu var ve bir mesaj ancak bu kadar kötü verilebilir. Karakterlerin hepsi bir mesaj vermeye çalışıyor, ama hiçbiri doğru mesajı veremiyor. Benim için bu açıdan da çöp dizi. Olaya tamamen sanatsal bir bakış açısıyla yaklaştım. Tüm ön yargılarımı ve değer yargılarımı bir yana bırakarak. Standart bir izleyici gözüyle izlesem de benden geçer not alamadı. Dizide benim için geçer not alan tek kısım oyunculuk ve efektlerdi. Kamera açıları da ‘İyi bir film izliyor’ gibi hissettiriyor çoğu zaman. Oyuncular da gerçekten yaşayarak oynamışlar. Yeni sezon çıktığında izler miyim, eğer izleyecek bir şey bulamazsam devam ederim herhalde.

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator