Bazı insanlar vardır, tanımadan çok sevdiğiniz. Nermin Mollaoğlu ismi benim için tam olarak bu. Kendisi Kalem Ajansın sahibi ve namı diğer ‘’Edebiyat Ajanı…’’ Edebiyat adına yaptığı tüm başarılı işlerin dışında müthiş bir pozitif enerjiye sahip. Hatta güzel enerjisi sosyal medyadan bile size kuşatabilecek güçte. Çok uzun yıllardır takip ediyorum Nermin Hanım’ı ve bu röportajı yapmayı çok uzun zamandır istiyorum. İşine olan bakış açısına ve başarılarına hep hayran kaldım, örnek aldım. Röportaj teklifimi ilettiğimde sağ olsun beni kırmadı ve sorularımı yanıtladı. Tüm samimiyeti için kendisine teşekkürü bir borç bilirim.

  • Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

Bulgaristan’da 1975’te doğduğumda ismimi Neriman koymuşlar. Annemle babamın Türkçe ve matematik öğretmenlerinin kızlarının ismiymiş.  Üç yaşımda Türkiye’ye göç ederken yanlışlıkla ismim Nermin olarak kaydedilmiş. Hayat işte, o öğretmenlerin oğullarının ismi ise Nermin’miş. Mollalar sülalesinden geliyoruz. Babam sülalenin en küçük erkek çocuğu  olmasından ilhamla  soy isim olarak Mollaoğlu’nu seçmiş. Evlenince bunlara bir de Demirtaş eklendi. Nermin Neriman Mollaoğlu Demirtaş

Herkesin hikayesi isminin hikayesiyle başlar.

  • İnsanın mutlu olduğu işi yapması başarılı bir meslek yaşamına ulaşmasına da yardımcı oluyor. Tıpkı sizin gibi… Ancak istenilen noktaya gelmek de önümüze çıkan bir dünya güçlüğü aşmakla oluyor. Önünüze çıkan engelleri aşarken ilham kaynaklarınız nelerdi?

Annem. Bir şeyi yapmak istiyorsan önce bunu kendine söyle; yarısını başardın, şimdi geri kalan yarısını yap derdi. Galiba hayatıma çıkan insanları inceleyerek, okuyarak, önceleri çok sessizce, sonra çok gür bir sesle istemediklerimi de söylemeyi öğrendim.

  • Sizi bir kavramla ifade etmem gerekirse ‘Edebiyatın gülen yüzü’ derdim. Işık dolusunuz ve sosyal medyada takipçileriniz üzerinde müthiş bir pozitif enerji bırakıyorsunuz. Canı sıkkın bir insanın bile sosyal medyanıza bakıp gülümsemesi yeterli. Gün içinizde hiç mod değişikliği yaşadığınız oluyor mu? Modunuzu yükseltmek için neler yaparsınız?

Modumu yükseltmek için en çok kahve içerim. Kahve makinesinin önünde beklerken sakinleşmeye, gülümsemeye çalışırım. Ve fakat sosyal medyada; ağladığım, kızdığım anları pek de koymamaya da çalışıyorum.

  • Yurt dışında Türk yazarların temsilciliğini üstleniyorsunuz. Aynı zamanda yurt dışındaki yayınevlerinin Türkiye’de var olmasına da yardımcı oluyorsunuz. İşinizin temelinde iyi iletişim becerisi ve yüksek pazarlama bilgisi olması gerektiği olmalı gibi görünüyor. Sanırım en çok da başarılı bir network ağı. Tüm bu süreci yönetmek dışarıdan bazen zorlu görünebiliyor. Başarınızın sırrı ne?

Her şeyi ben yapmıyorum. Kocaman bir ekibin parçasıyım ve birlikte aynı yolda yürüyoruz. Hepimiz adımlarımızı farklı farklı atıyoruz ama aynı yöne gidiyoruz.

  • ITEF gibi çok başarılı bir uluslararası edebiyat organizasyonunu düzenliyorsunuz. Aynı zamanda dünyada birçok edebiyat festivali ve kitap fuarlarına katıldınız. Aslına bakarsanız edebiyat dünyasının her aşamasında yer alıyorsunuz. Bir bütün olarak ele alırsak yaptığınız işte sizi en çok heyecanlandıran kısım hangisi?

Bu sorulara cevap vermeden az önce Kolombiya’dan bir yayıncının e-mailini okudum. 4 yıldır uğraşıyorum. Farklı ülkelerde fuarlarda toplantılar yaptık. Çok büyük bir yayıncı, aynı zamanda Latin Amerika’da büyük bir kitapçı zinciri de var. İlk Türkçe kitaplarını aldılar. İşte bu gerçekten çok heyecan verici bir şey. Ödül için kendime bir kahve daha yaptım. ITEF için dünyanın çok farklı ülkelerinden yazarlarla tanışıyorum. Mesela bu yıl TESLA’nın hayatının romanını yazan Sırbistan’ın en önemli yazarlarından Vladimir Pistola ile Boğazda yemek yiyeceğim için heyecanlıyım.

  • Birçok Türk yazarının dünyada tanınmasına katkıda bulunuyorsunuz. Türk yazarlarının kitaplarını tanıtacağınız ülkeleri hangi koşullara göre seçiyorsunuz?

Ben ülke dil seçmiyorum. Kürenin her noktasına ulaşmaya çalışıyorum. Çevirmenlerin varlığı, varış yollarımı kısaltıyor.

  • Hayatınızı ve bakış açınızı etkileyen kitap, şarkı ya da sinema filmi hangileri?

Keşke sinema konusunda daha iyi olsaydım. Kitap okumak gibi sinema da beyninizi kalbinizi büyüten bir sanat ama onun için de zaman ayırmak gerekiyor. Benim hep eksik yaptığımı düşündüğüm bir alan burası. Müziği çalışırken dinliyorum, sözlerine çok takılmayacağım şarkılar seçiyorum. Dünyaya bakışımı etkileyen kitaplar ama öyle bir iki tanesini seçemem sanırım. 45 yaşındayım, 30 yıldır okuyorum. Her yıl değişiyorum, kitaplarım da değişik oluyor.

  • İşiniz dolayısıyla dünyada birçok ülkede bulunmuşsunuz. Şu ana kadar gitmekten en keyif aldığınız ülke hangisiydi?

Korona’dan hemen öncesinde 72. ülkemden, Ürdün’den geldim. İş için gitmeyeceksem genelde o ülkeye bir daha gitme hayalleri kurmam. Tek istisna Portekiz. Porto’ya bir daha gitmek istiyorum. Hatta böyle şeker gibi sevdiklerimle birlikte gideyim çok isterim. Bahar mevsimi olsun.

  • Yaptığınız röportajlarda hep kitaplara olan aşkınızı dile getirmişsiniz. Kitapların yoldaşlığında öğrendiğiniz en önemli şey neydi?

Kendimi, hayatı, hayatımdakileri daha derinden anlamayı, sorgulamayı ve sevmeyi öğreniyorum.

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator