Önsöz: Eski bir yazıyla karşılaşmak, bazen eski bir anıyla karşılaşmak gibidir, biraz yabancılaşma birazcık da ‘Zaman ne çabuk geçmiş.’ hissi. Siz yazıyı kendi yazımı alıntılamamışım gibi okuyun, fonda Piaf çalsa fena olmaz ama.

‘Çocukluğumdan beri yazmanın hep kıyısından tuttum. Kimi zaman anları anlatan şiirler yazdım. Kimi zaman anlamlandıramadığım her şeyi yazarak anlattım. Herkesin bir kaçış noktası var şu dünyada. Sanırım benimki de yazmak. Yazmaktan yaşamaya vakit bulamadığım anlarım olsa da genelde yaşamaktan yazmaya vakit bulamazdım. Şimdi kelimeler silahım, şimdi onlar benim can yoldaşım.

Artık şiir yazmayı bıraktım mesela. Son şiirimi Haziran ortası yazıp şiir yazma işini bir süre erteledim. Şimdi insanlara umut dolu şeyler yazmak istiyorum sadece. Güneşin her sabah insanları selamlamasından, çiçeklerin her birinin bir ahenkle yeryüzünü muhteşem kılmasından, ufacık gözlerinden sadece dünyayı anlamdıramayan çocuğun umududandan bahsetmek istiyorum…

Çünkü bu hayat zor, çünkü biz güzelliğe hasretiz. O zaman güzel görelim, her şey güzel olsun. Bu bakış açısını kazanmam da kolay olmadı. Az kitap okumadım olandan hayır çıkarmak için, kemallataki teferruatın hikmetine nail olabilmek için.

Şimdi bir ikindi vakti yazdığım bu yazıyı keyifle okumanızı dilerim. Eski bir Fransız şarkısına eşlik eden bir filtre kahveyle harika olabilir.

O kitapları da sorarsanız tabii ki Joseph Murphy Bilinçaltının Gücünden bahsetmesem olmaz. Hayat nasıl değiştirilir, bakış açısı nasıl yerle bir edilir bana öğretti. Sonrası mı?

Hakan Mengüç’ün son kitabından bahsetmesem de olmaz. Bilinçaltıma kazma kürekle girdiğim zamanların net tanımını anlatsam karşıma bu kitap çıkar. Okuyun efendim, ön yargılarınızı kırın da okuyun. Lisans hayatı boyunca sadece Ahmet Yesevi, İbni Tufeyl, Gazali, Dücane Cündioğlu türevi kitapları okuyan benim ön yargımı kırarak okuduğum ilk kitap oldu. Bir DR ziyareti sırasında keşfettim bu canımı. Ve şu an içtenlikle söyleyebilirim ki bu kitapla tanıştığım için çok mutluyum.

Bu arada kahvenizi yudumluyorsunuz değil mi? Şurada iki sohbet ediyoruz kahvenizi soğutmayın. Şarkıyı duyuyor musunuz? Youtube kendi kendine Piaf’a geçmiş.

Eylül’ün son günleri efil efil bir ikindi rüzgarı şu an çalansa Padam. Youtube gerçekten biliyorsun bu işi 🙂

Bu yazım böyle birazcık sohbet havasında olsun istedim. İnşallah keyif almışsınızdır efendim. Sağlıcakla :)’

Yazar notu: Eylül 2019’da Linkedin’e yazdığım yazılardan biriymiş, kapattığımdan köşede kalmış. E o zaman siteciğimdeki yerini alsın o vakit. Esen kalın, hoşça bakın zatınıza 🙂

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator