Son birkaç yıldır favori içeceğim kahve, hatta sitenin url adresi bile oradan geliyor ama üç senedir tek bir kahve içeriği oluşturmamışım. Dedim ki bir ilk olsun kahveyle alakalı olarak bir içerik üreteyim 🙂

Kahvenin gelişimini incelediğimizde çok eskilere dayanan tarihi ile karşılaşırız. Günlük hayatta her gün tüketilen hatta o gün tüketilmediğinde kendimizi eksik hissettiğimiz sihirli iksirimiz kahvemize olan ilgi oldukça fazladır.

Günümüzde Dünya’nın birçok yerinde, farklı kültürler eşliğinde tadılan kahvenin tarihini araştırdığımızda oldukça geriye gidiyoruz.

Kahvenin tarihi ve gelişimi açısından da halk dilinde kullanılan sözleri mevcuttur. Mesela kültürümüzde oldukça yaygın olarak bilinen ve kullanılan ‘Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır’ atasözü de buna örnektir. Ya da kız isteme merasimlerinde damat beye verilen tuzlu kahve geleneği ile de bu tarihi gelişimde yerini almıştır. Bu yazımızda sizlere kahvenin tarihi gelişimi ve çeşitlerinden bahsederken dilimize yerleşen kahvenin gelenek ve göreneklerine de değineceğim.

Kahvenin Gelişimi

Kahve, ağaçta yetişen kökboyasıgiller ailesinde yer alan bir ağacın meyvesidir. Direk meyvesini tüketmiyoruz. Çünkü tadı oldukça acıdır. Kavrulup, öğütülerek tüketilir. Tüketilirken de elde edilen tozu su ya da süt ile karıştırarak içilebilir hale getiririz.

Dünya üzerinde kahvenin asıl çıkış yerinin Güney Amerika olduğu bilinse de Güney Arabistan asıl çıkış yeridir. Habeşistan olarak bildiğimiz Etipyoya dan çıkan bu lezzetin sahibi çoktur. İsim olarak ise Etiyopya’nın güneybatısında bulunan Kaffa ilçesinden ya da arapça da geçen manasının şarap olduğu kahva dan türemiştir.

Kahvenin Tarihi

Kahvenin tarihi için birçok efsanevi söylenti bulunur. Kimine göre 9. Yüzyılda kimine göre de 16. Yüzyılda keşfedilen kahvenin hikayeleri de bulunur.

Bu hikayelerden en eskisi 9.yüzyılda bir keçi çobanı tarafından kahvenin keşfedilmesidir. Keçileri güderken ağaçtan kırmızı meyveleri yiyen keçilerin oldukça hareketlendiğini gören Etiyopyalı çoban Kaldi, meraklanarak tadına bakar.

Tadına baktıktan sonra keçiler gibi hareketlenen Kaldi, bu enerjik meyveyi Etiyopyanın kaşiflerine anlatır.

Kahve meyvesinin tadına bakan kaşifler tadını çok acı bulurlar ve şans eseri kahvenin çekirdeğini ateşe atarlar. Burada amaç dönüşüm yapmaktan ziyade kahve çekirdeğini yok etmektir. Ancak ateşte yanan kahve çekirdeği etrafa hoş koku yayar. Herkesin kokusunu beğendiği kahve çekirdeğini içeceğe çevirirler. Herkesin memnun kaldığı bu içeceğe ‘kahveh’ ismi verilir. Etiyopya da herkese yayılan kahvenin ünü sayesinde tanınırlığı artar.

Diğer bir efsaneye göre de 13. Yüzyılda bir derviş tarafından kahvenin keşfedildiğidir. Dervişin dergahtan suçsuz yere kovulmasıyla evsiz kalması bir olur. Evsiz ve yurtsuz kalan derviş, yollara düşmüştür. Yollarda aç kalan dervişin imdadına kahve meyvesi yetişmiştir.

Dervişi dergahtan kovduktan sonra pişmanlık hisseden arkadaşları aramaya başlarlar. Dervişi halsiz ve baygın bir biçimde bulurlar. Ayılması için yanında bulunan meyve çekirdeğini su ile kaynatıp içiren arkadaşları dervişin cana geldiğini görürler. Şifa niyetine çevredeki herkes içmeye başlar. Şifalı olan bu meyveye de ‘sihirli meyve’ adı verirler.

Osmanlı Kültüründe Kahvenin Önemi

Osmanlı döneminde Türk kahvesi kültürü 15. Yüzyılın sonlarına doğru girmiştir. Arap yarımadasında keşfedilen kahve, artık Yemen’de yetişmeye başlamış. Yemende üretilen kahvede Yemen valisi sayesinde İstanbul’a yani saraya getirilmiştir.

Bir grup kahveci tarafından sarayda ikram edilen kahvenin ardından cariyelere de kahve pişirme eğitimi verilmiştir. Bir grup kahveci 40 kişilik ekipten oluşup, başındaki sorumluya da ‘kahveci başı’ denilirdi.

Kahve sadece saray sınırları içinde tüketilmiyordu. Halkın da sıkça tükettiği kahve çok rağbet görmüştü. O dönemlerde kahve içilen ve bir araya gelinen ‘qahveh khaneh’ adlı kahvehanelerde mevcuttu.

Avrupa’da Kahvenin Gelişimi ve Tarihi

Avrupa’da kahve ilk olarak Venedik’te üretilmeye başlanmıştır. 1615 yılında Venedikli tüccarlar sayesinde Avrupa coğrafyası ile tanışan kahvenin hayranları oldukça fazla bir kesime hitap etmiş.

Bu sayede kahve kültürü İtalya’ya da taşınmıştır. Avrupa’ da yeni bir icat keşif olduğunda halk ile beraber klişeler de karşı çıkardı. Kahvede ilk başta bu zıt görüşten nasibini almıştır. Venedikli rahiplerin ‘şeytan icadı’ olarak tanınan kahveye karşı zıt görüşleri sayesinde yasaklanması istenmiştir.

Fakat Papanın onayı sayesinde bu tezat görüş ortadan kalkmış ve kahvenin yayılımı hızlanmıştır.

Avrupa’da Kahvenin Gelişimi ve Tarihini aşağıdaki maddeler gibi sıralayabiliriz:

  • Polonyalı bir adam tarafından Avrupa’ya ilk kahvehane açılmıştır. Kahveye ise Viyana kuşatmasında Osmanlılar tarafından kalan tohumları demleyerek ulaşmıştır.
  • Yüzyılın başlarında çeşitli Avrupa ülkelerinde kahvehanelere ünlü bestekar ve yazarların sık sık gitmesiyle popülerleştirilmiştir.
  • Bir Türk tarafından İngiltere ziyaretinde kahveyi ikram etmesi üzerine çevresine tanıtmıştır. Kahveyi tadan insanlar ise mekan açıp kahvenin tanınmasında yardımcı olmuşlardır.
Kahvenin Çeşitleri

Kahvenin çeşitlerine değinmeden önce sizlerle kahvenin tarihini ve gelişimini paylaştık. Yeni nesil kahve olarak günümüzde bir sürü çeşidi bulunan kahvenin başkalaşımını da görmüş olacağız. Şu an tükettiğimiz kahve çeşitleri 3. Nesil kahve olarak biliniyor. Hatta tüketilen kahvenin türüne göre bile Ülkenin sosyal- ekonomik yönden kültüre etkisi biliniyor.

Türk kahvesi

Türkler tarafından bulunmuş olan kahve çekirdeklerinin öğütülüp su ve şekerin harmanlanmasıyla oluşan telveleri ile ikram edilen muhteşem kahve çeşitlerinden biridir.  Türk kahvesinin bizim gelenek ve göreneklerimizdeki önemi de büyüktür. Mesela kız isteme merasimlerinde damada tuzlu Türk kahvesi yaparak sunulur.

Espresso

Espresso su ile kahvenin kısa sürede temas ettiği metottur. Su ile kahvenin kısa sürede temas etmesini sağlayan yüksek basınçtır.

Cappuccino

Bir ölçek cappuccino ekstresinin karışımından sonra üzerine süt köpüğü ve süt eklenerek elde edilir.

Caffe Latte

Bir miktar espressoya süt köpüğü ve süt eklenerek caffe latte elde edilir. Caffe latte, cappuccinoya çok benzer ancak daha fazla süt ve daha az süt köpüğü ekleyerek elde edilir. Bu içeceğin türü daha hafif, yoğun olmayan kahve severler için idealdir.

Maccihiato

Bir ölçek espressoya çok az bir miktar süt köpüğü ekleyerek maccihiato elde edilir.  Kahveyi sunarken de genelde şekil vererek ikram edilir. Desenler genelde çiçek motiflerini içerir.

Americano

İkinci Dünya savaşında İtalya’ya gelen Amerikanlar tarafından espressoya inat olarak, tadını beğenmedikleri için icat edilmiştir. Espressoyu filtre kahve boyutunda sıcak su ekleyerek Americano elde edilir.

Caffe Mocha

Caffe Mocha, bir latte türüdür. İçerik olarak espresso ve süt bulunur. Farkı ise caffe mocha da çikolata bulunur. Eğer yoğun kahve sevmezseniz caffe mochayı tercih edebilirsiniz.

Caffe Con Panna

Espressoya bir kat krema ilave edilerek Caffe Con Panna elde edilir. Tercihe bağlı olarak içerisine bir top vanilyalı dondurmada atılabilir.

Yukarıda detayları ve hazırlanışları verilen kahve çeşitleri bulunuyor. İleriki zamanlarda bu kahve çeşitlerine daha yenileri ve daha ilginçleri eklenebilir. 3. Nesil kahve tüketimimizde de geçmişe göre farklı kahve çeşitleri ortaya çıktı.

Günümüzde de kültürümüzde oldukça yaygın olan Türk kahvesinde ufak değişikliklerle kahve sevmeyenleri bile sevdiren farklı aromalar katarak yeni ürünler meydana geliyor. Mesela damla sakızlı, menengiç ve dibek kahvesi bunlara başlıca örnektir. Sizde eğer kahve sever ya da sevmeyen olun, mutlaka kahvenin her çeşidini kesinlikle denemelisiniz.  Mutlaka damak tadınıza eşlik eden, aşık olabileceğiniz bir lezzet bulunacaktır. Sınavlara çalışırken, arkadaşlarınızla sohbet ederken veya tek başınıza kafanızı dinlerken mutlaka kahve içmelisiniz.

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator