Ayşe Küçükkurt; fotoğraf sanatçısı ve fotoğrafla ilgili birçok alanda çalışmış yetkin bir isim. Aynı zamanda sıkı bir sanat takipçisi. Hayatı dolu dolu yaşamayı seven ve heybesine kattıklarını kendi objektifinden aktaran bir isim. Şimdi kendi kurduğu stüdyoda fotoğraf çekimleri yapıyor. Ayşe Hanım’ı takip etmeye başladığım andan itibaren röportaj yapmak istedim. Keyifli sohbeti ve röportaj teklifimi kabul ettiği için sayın Ayşe Küçükkurt’a teşekkürü bir borç bilirim…

Bize kendinizi tanıtabilir misiniz?

1976 İstanbul doğumluyum. Liseyi Haydarpaşa Endüstri Meslek Lisesi Mobilya Dekorasyon bölümünde okudum. Daha sonra Halkla İlişkiler ve İşletme okudum. Şuan Fotoğrafçılık ve Kameramanlık yapıyorum. 1997 yılında Kadıköy Haber Gazetesi’nde gazeteciliğe başladım. İlk kez profesyonel anlamda elime fotoğraf makinesini orada aldım.

Bir tanıdığımın ikinci el makinesi Zenitt… Benim için en iyi fotoğraf makinesidir. Şimdikiler faso fiso… Asıl fotoğraf filmli makinelerle çekilir. 12 yıl boyunca Kadıköy bölgesinde fotoğraf dersleri verdim. Sayısını hatırlayamayacağım kadar çok öğrenciyi mesleğe kazandırdım. Birçok sergiler, etkinlikler düzenledim. 7 yıl boyunca Kadıköy Fotoğraf Günleri’ni organize ettim. Güzel günlerdi… Şuan 2011 yılında eşimle kurduğumuz Kadıköy Fotoğraf Merkezi’nde profesyonel ürün, mekân, otel, endüstri fotoğraf çekimler başta olmak üzere birçok alanda hizmet veriyoruz. Sığınan Kadın Fotoğrafları diye bir kitabım yayımlandı. Sığınma evinde yaşayan kadınların hayat hikayelerin anlattığım bir kitap.

  • Fotoğraf çekmeye ne zaman başladınız?

1997 yılında gazetecilikle birlikte başladım. Daha da bırakamadım.

  • İşiniz olmasının yanı sıra fotoğraf çekmek sizin için ne hissettiriyor?

Güzel bir ışık da çekilmiş bir fotoğraf dünyanın en pahalı hediyesinden bile daha değerlidir. Her ışık da fotoğraf çekmeyi sevmem. Ama güzel bir ışık, güzel bir an benim için doyumsuz fotoğraflar demektir.

  • Fotoğraf sanatına ilgi duyanlar için önerileriniz nelerdir?

Öncelikle bas çek mantığını bırakıp eğitimini alsınlar ve hep anın peşinden gitsinler… Fotoğraf onlara başka bir dünyanın kapılarını açacaktır.

  • İyi bir fotoğrafçı olmak için ne yapmak gerekir?

Henüz iyi bir fotoğrafçı değilim. Hala çok çalışıyorum. Okuyorum, dinliyorum, izliyorum. Bol bol fotoğraf görmek lazım. Ustaları takip etmek, sergilerine, söyleşilerine katılmak lazım. Tabi manuel ayarda çekimler yapmak lazım.

  • Aynı zamanda sanatı çok seven bir insansınız. Sizce fotoğrafı diğer sanatlardan ayıran en önemli özellik ne?

Diğer sanat dallarının hepsi yaşamak için fotoğrafa ihtiyaç duyar. Fotoğraf bence tüm sanat dallarının üstündedir. Çünkü hepsinden bir parça barındırır. Şiir gibidir. Kısa ve öz. Anlatmak istediğinizi tek kareye sığdırmak zorundasınızdır. Bir fotoğrafa baktığınızda orada herşeyi görürsünüz. Fotoğrafçının iç dünyası da buna dâhil. Diğer sanat dallarına göre çok daha yenidir. Ama fotoğrafın bulunuşuyla birçok gelişim olmuştur. Sinema, televizyon, internet, sosyal medya… Hepsi fotoğrafa bağlı olarak gelişmiştir. Siz dünyanın en güzel resmini çizin, en iyi ressamı olun sergi açarsınız kaç kişi gezer ama o resmin fotoğrafı olursa tüm dünya onu görme imkânına sahip olur.

  • Sizce sanat mı insanı, insan mı sanatı yüceltiyor?

Yumurta tavuk hikâyesi gibi iki bilinmeyenli denklem.

  • ‘En iyi makine en iyi fotoğrafı çekseydi en iyi daktiloya sahip olan da en iyi romanı yazardı.’ demiş Ara Güler sizce Ara Güler haklı mı?

Derslerime katılan öğrencilerimin birçoğu benden çok daha iyi fotoğraf makinelerine sahipler bu onların iyi fotoğrafçı olduğunu yada olacağını göstermez. Fotoğraf bir disiplin sanatıdır. Aynı zamanda yaşayan bir sanattır. Her gün bir gelişme çıkıyor, bir dal çıkıyor. Ben oldum diyemiyorsunuz. Gönül vereceksiniz çok çalışacaksınız.

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator