Bir hafta sonu klasik ekşide takılırken tıkladığım bir başlıkta gördüm adını. “ Türkiye mühendis kaybetti, Amerika bakıcı kazandı.”

“Bizim kız mı acaba?” dedim, ama sonra “Ne alaka” oldum. “Bizimki değildir herhalde…” dedim. Bizimki çıktı…

Beraber büyüdüğüm, senelerce aynı okulda okuduğum, hayatla mücadelesine en yakından şahit olduğum çocukluk arkadaşımla tanıştırayım sizi… Burcu Yeşilyurt… Sosyal medyanın linç kültürüne yakından tanık olmuş bir isim kendisi. Twitter’da sadece yaptığı goygoy yüzünden günlerce her mecradan büyük linç yedi… E artık bu linçi konuşmanın vakti gelmişti… Röportaj teklifimi kabul ettiği için kendisine teşekkürü bir borç bilirim. ( Kabul etmemesi durumunda on beş yıl önce çektiğimiz hepsi videosunu internette yaymakla tehdit etmiş de olabilirim, orası biz de  ☺

  • Bize kendini tanıtabilir misin?

10 Eylül 1994 Ordu doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. İlkokul ve liseyi burada okudum. Üniversiteyi Edirne’de okudum. Saçma bir şekilde hep başarılı bir öğrenci oldum. Üniversitede dersi sınavdan önceki hafta dinlerdim sadece, ders çalışmayı sevmezdim çalışmazdım da ama hiç dönem uzatmadım. Bir kere büte kaldım falan böyle bakınca hayatı yaşamamışım gibi hissediyorum…

Sonrasında klasik bir sene iş arama sürecim oldu. Daha sonra bir firmada android developer olarak çalışmaya başladım. Dört yıllık kurumsal hayattan sonra da istifa edip buralara geldim.

  • Seni bir gün ekşide gördüm ve noluyoruz dedim O süreci bir de senin ağızından dinlemek isteriz, nasıl oldu?

O dönem herkes böyle tweet atıyordu. Biz de dalga geçiyorduk arkadaşlarla. Olur da gidersem ben de tweet atarım zaten 100 takipçim var eğleniriz diye. Sonra 10 beğeni 1000, oldu 10bin oldu. En son 60 bin falandı. Bu kadar büyüyeceğini kimse düşünmemişti.

Ben kendi halinde saçma sapan tweetler atan biriyim. O tweeti de sadece eğlence amaçlı attım. İşin buralara gelmesini asla beklemiyordum.

Tweeti attıktan sonra ekşide başlık açılmış. Ekşideki başlığı da kardeşim gönderdi, İnsanların 40 sayfa hakkımda yazacak olmalarını beklemiyordum gerçekten. Hiç mi derdiniz yok diye de düşündüm açıkçası. J

Sonra sayfalar falan paylaşmaya başladı. Sürekli mesajlar gelmeye başladı. Artık ben bile her yerde kendimi görmekten bıkmıştım.

 

  • İlkokulun ve lisenin tamamını birinci bitirip sonrasında mühendis olmak sonrasında Amerika’ya uzanan yolculuk… Geçirdiğin her dönemde büyük mücadele, emek ve başarı var. Dönüştüğün kadın sonunda hak ettiği yere gelecek ve ben bunu yakından takip ettiğim için hep çok mutlu olacağım… Bu noktada bundan sonraki hedeflerin neler, tam olarak beş yıl sonra kendini nerede görmek istiyorsun?

Açıkçası burada iş bulup kalmak istiyorum. Her yolu deneyeceğim. Okul, iş ne olursa… Beş yıl sonra kendimi çok başarılı görüyorum, mütevazi olamayacağım. “Kadınların mühendislikte yeri yok.” diyen bir tayfa var. Hatta birisi “hep derim kadından mühendis olmaz diye. Alın çocuk bakar anca bu” yazmıştı ekşide. Buradaki küçümser eril düşünce bizim neden başarılı olmamız gerektiğinin en önemli kanıtı gibi geliyor.

Bu bana ilk mezun olduğum zamanlarda beni iş görüşmesine çağırıp “sen kadınsın işe alamayız” diyen birini de hatırlattı. Sırf bu yüzden beni çağırmıştı. Bu kafa yapısında olan insanlara istediğimizde neleri başarabildiğimiz göstermek istiyorum. Ben yazılımdan çok ürün yönetimi istiyorum. Bu alanda da çok iyi işler yapacağıma inanıyorum. Sonuçta inanmak başarmanın yarısı 🙂

  • Goygoy için attığın tek twit sonrası yediğin inanılmaz linç, her yerdeydin hatta bir ara her yerde seni görmekten bıkmıştım şaka şaka…☺ Nasıl bir histi, nasıl başa çıktın o kadar büyük bir linçle…

Bakmıyordum başta, bana gönderiyorlardı. Önce takmadım. İnsanlar konuşur ne yapayım yani dedim. Sonra iş büyüdü. Anneme babama küfür etmeye başladılar. Profil fotoğrafıma kadar laf etmeye başladılar. Aileme ve bana çeşit çeşit küfürler edildi. Hangisi daha kötü acaba benim fotoğrafım mı onların küfürleri mi? 15 yaşındaki çocuk bile bana küfür ediyordu gönderdiği mesajda.

Mühendisliğime laf edenler oldu. Beni tanımadan karakterime laf edenler oldu. Çocuk bakmamı küçümsediler. Ben bunda küçümsenecek bir şey göremiyorum. Çalıp çırpmıyorum, kimsenin hakkına girmiyorum sonuçta…

Önce kendimi açıklama ihtiyacı hissettim. Çünkü bana “Burcu böyle diyorlar kötü mü gerçekten? Gelmesek mi?” diye mesaj atanlar oluyordu. Sonra baktım profiller hep aynı. Sonrasında yaşamaya devam ettim, çünkü insanların tepkilerinin yersiz olduğunu biliyordum ve linç kültüründen beslendiklerini fark ettim.

  • Sosyal medyanın karanlık yanıyla tanışan bir isim olarak, sence böyle bir linç kültürü nasıl oluştu?

Ülkemizde inanılmaz bir linç kültürü oluştu. İnsanlar kendilerinden farklı olan her şeyi linçliyorlar sosyal medyada. Kendileri yapamadıklarını başkası yapınca linçlediklerini fark ettim.  Kendi mutsuzluklarını bulaştırmak istiyorlar. Başkalarının hayatıyla değil de kendi hayatlarıyla ilgilenseler mutlu olacaklar belki de. Sonuçta herkes kalbinin ekmeğini yer.

  • Ayakları üzerinde duran bir kadın olarak, tüm kadınlara söylemek istediğin şey ne ?

 Yapamazsınız diyenlere aldırmayın. Gördüğüm en güçlü insanlar hep kadınlardan çıkıyor. Doğamız gereği savaşçı, güçlü bir yapımız var zaten. Belki siz bir sene sonra x hedefine ulaşmak istediniz ama olmadı. Pes etmeyin. Mutlaka bir gün oluyor.

  • O değil de Amerika nasıl Burcu keyifler yerinde galiba, pek gelmeye niyetin yok gibi?

Ne yalan söyleyeyim yok. Burada herkes mutlu. Sürekli şarkı çalıyor her yerde… Dans edilip sohbete oturuluyor. Bir de şimdi Christmas zamanı. Ev güzelce süslendi, dışarıda kar var, arkada hep Christmas müziği. Çizgi filmde yaşıyor gibiyim. Buradaki günlerimin tadını çıkarıyorum, masalsı bir zamanda yaşıyor gibiyim. İleride bugünleri çok güzel hatırlayacağım kesin. Bir de tüm cesaretim için kendime de teşekkür edeceğim, sonuçta yaşamımı değiştirmeye cesaret ettim.

  • Son soru annen için gelsin, yıllar önce çok zamansız bir şekilde kaybettik. Gülsen Teyze, tanıdığım en mücadeleci, en zeki kadınlardan biriydi… Bize hep çok doğru bir örnekti, böyle güzel bir örnekle büyümek büyük şans… Annen hakkında söylemek istediklerin neler?

Annem gerçekten de bu hayatta gördüğüm en güçlü kadınlardan. Her konuda annem de babam da en büyük destekçim oldular. Güçlü olmayı, pes etmemeyi ondan öğrendim. Tabi ben onun kadar iyi biri değilim 🙂 O biri ona taş atsa çiçekle karşılardı. Ben öyle değilim maalesef. Çok zeki bir kadındı. Hep orta yolu bulurdu. Bir şey yapmadan önce hep “acaba bunu yapsam gururlanır mı?” diye soruyorum kendime. Biliyorum ki şu an olduğum kadınla gurur duyuyor.

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator