Şikago! Buranın popüler mekanlarından önce ulaşımından bahsetmek istiyorum. Metro ulaşımı için Ventra uygulaması kullanmanız sizin için en uygunu olur. Üç günlük sınırsız ulaşım 15 dolar. Gayet avantajlı. Metro sistemi iyi olsa da -mükemmel diyemem- tren ulaşımı sıkıntı. İki saatte bir tren geliyor ve tam zamanında geldiği için kaçırırsanız yandınız. Ben bir kere kaçırıp iki saat beklemek zorunda kaldım.

 

Citypass alırsanız Skydeck ve 360 dahil olmak üzere beş yeri gezebiliyorsunuz. Neyse gelelim Skydeck’e. İlk girdiğinizde sizi bir Şikago müzesi karşılıyor diyebilirim.

 

 

İçeride Şikago ile ilgili bilgiler, metro ve şarkı söylemek için bir sahne bulabilirsiniz. Sonrasında asansörle 103. kata çıkıyorsunuz. Yukarı çıkarken kulaklarınızda basınç hissedebilirsiniz, üzülmeyin.

 

Şehre gökyüzünden bakmak çok güzel. Ben çıkarken bütün kat böyle olacak gibi bir hayal kurmuştum. Tabiki öyle değildi. 3-4 tane balkon(!) böyle.

 

Yükseklik korkunuz varsa tavsiye etmiyorum! Benim gözüm yükseklerde olduğu için fazlasıyla hoşuma gitti.

Sonraki durağım 360 Şikago! Bu binanın özelliği 110. kata çıktığınızda 7 dolara camdan aşağı bakabilme şansınız. Camdan aşağı dediğim korkuluklara tutunuyorsunuz ve binanın bir kısmı yere doğru hafif eğilmeye başlıyor. İnternette gördüğüm videolarda ayılıp bayılanlar olmuş. Bence bir olayı yok. Sonuçta düşmeyeceğiniz belli.

Buraya yukarıdan bakmak güzel. Olurda yere çakılırsanız parçalarınızı bulamazlar ama.

 

 

Riverwalk olmazsa olmazlardan. Bir olayı var mı? Yok. Turlara katılabilirsiniz. Ya da yürüyerek etrafı gezebilirsiniz, tamamen size kalmış.

 

Cloud Gate, Skydeck ve 360 birbirine oldukça yakın. Üçünü bir günde gezebilirsiniz. Tabi Riverwalk’u da aradan çıkarırsınız bu sayede. Bean(Cloud Gate) fazlasıyla kalabalık. Fotoğraf çekinmek için -aslında etraftaki insan sayısını minimum tutarak fotoğraf çekinmek için- uğraşmanız gerek.

 

 

 

Tüm bunların arasında Buckhingam Fountain’i de aradan çıkarmayı ihmal etmeyin. Büyük bir park ve güzel fotoğraflar çekinebilirsiniz.

 

Şu yolda yürüdükten sonra parkta içinden sakız çıkan bir dondurma yememin hiçbir mantıklı açıklaması yok. Galiba sakıza tav oldum o an 🙂

 

 

Field Müzesi ve Akvaryum’u ziyaret ettiğimde fazlasıyla etkilendim. Açıkçası akvaryumun çok bir olayı yok. Klasik akvaryum. Ancak müzeler oldukça iyi. Birbirine yakın birkaç müze var. Hepsini ziyaret etmenizi öneririm. Ben vaktim kısıtlı olduğundan sadece ikisine gidebildim.

 

 

 

 

Son olarak Chinatown!

 

Burada her türlü Çin yemeği, tatlılar, değişik dondurmalar bulabilirsiniz. Amerika’da beni en çok kendine çeken şeyler listesinde ilk sırada gezmek ikinci sırada dondurmalar var sanırım 🙂 Her gördüğün dondurmayı da denemek istemezsin be kızım! Burası uzun  bir cadde. Çin’e özgü bir şeyler arıyorsanız burada kolayca bulabilirsiniz. Ancak insanların arasında rahatsız edenler de yok değil. Şahsen ufak bir laf atma olayına maruz kaldığımdan buraya puanım 5/10.

 

 

Sonuç olarak büyük şehir seviyorsanız Şikago’ya bayılırsınız. Binalar yüksek ancak fazla güzel. Ben çok fazla şehir hayatına maruz kaldığım için -27 yıl İstanbul’da yaşamışımdır- burada büyük şehirde yaşamadığıma mutluyum. Küçük bir yerde yaşayıp buralarda tatil yapmak daha çekici geliyor.

 

 

Ve elbette Deep Dish Pizza’yı denemeden dönmeyin! Bir saat kadar sırada beklemeniz gerekiyor. Çok saçma bulmuştum bunu ancak daha sonra pizzanın bir saatte piştiğini öğrenip hak verdim. İyi eğlenceler 🙂

 

Burcu Yeşilyurt

Paylaş:

Kahveli Şekerli

administrator